12
Mar
Günümüzde obezite sadece gelişmiş ülkelerin değil, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerin de önemli bir sağlık sorunu olmuştur. Obezite gelir seviyelerinin artması, batı tipi yaşam tarzının yerleşmesi, fastfood tipi ve ayakta atıştırarak beslenmenin yaygınlaşması ve fazla kalorili ve yağlı beslenmenin obezite oranının artmasında büyük rolü vardır. Beslenme ile aşırı kalori alıp, fazla kalori harcanmaması obeziteyi tetiklemektedir. Günümüz insanı fiziksel aktiviteden kaçmakta, bilgisayar, televizyon, telefonun başında saatlerce hareketsiz kalmakta, bu arada da sürekli kalorisi yüksek atıştırmalıklarla beslenmektedir. Ulaşım araçlarının artmasıyla insanlar daha az yürümekte, teknolojik araçların yaşamımıza daha çok girmesiyle daha az çalışmaktadır. Toplum olarak spor yapma alışkanlığının çok az olmasının da bu artışta rolü büyüktür.
Obezite, genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.
Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır.
İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesidir.
Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir.
Günlük yaşamda bireylerin (hamile, emzikli, bebek, okul çocuğu, genç, yaşlı, işçi, sporcu, kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon hastalığı, solunum yolu bozuklukları ve benzeri) yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen günlük enerjiye ihtiyacı vardır.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir.
Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının %15-18’i, kadınlarda ise %20-25’ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30’un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır.
Günlük alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması durumunda, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanmakta ve obezite oluşumuna neden olmaktadır.
Obezitenin tehlikeleri nelerdir, ne gibi hastalıklara yol açar?
Obezite vücudun tüm sistemlerinde bozukluğa yol açar. Uzmanlar, obez kişilerin yaşıtlarına göre 12-15 yıl daha az yaşadığını söylemektedir. Obezite, tip 2 diyabet (Şeker hastalığı), hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, yağ metabolizması bozuklukları, uyku apnesi, reflü, cinsel bozukluklar, kemik ve eklem sorunları, solunum sistemi bozuklukları gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Obez hastaların dış görünümleri bozulduğu için bu hastaların sosyal yaşam ve ruh sağlığı da bozulmakta, depresyon gibi birçok sorunlar ortaya çıkmaktadır. Obez hastalarda meme ve kalın bağırsak kanserleri gibi bazı kanser türleri daha çok görülmektedir.
MOR EKMEK OBEZİTE İÇİN BİR KALKAN OLABİLİR
Mor Ekmek doğal bir antioksidan kaynağıdır. Mor Ekmek, obezite, diyabet ve kanser ile savaşan antioksidanlar ve hücre yenilenmesini sağlayan antosiyaninler ve flavonoidler içerir. Mor Ekmeği özel kılan içerisindeki antosiyaninlerdir. Antosiyanin, antioksidan açısından en zengin flavonoidlerden biridir. Mor Ekmeğin içinde bulunan antosiyanin, diğer besin öğeleri gibi vücutta depolanmaz aksine düzenleyici olarak görev yapar, serbest radikaller ile savaşır, organların ve hücrelerin daha rahat çalışabilmesine yardımcı olur. Kansere yakalanma riskini azaltan antosiyanin, kalp ve karaciğer için de detoks etkisi yaratır. Mor Ekmek, içerisinde yer alan antosiyaninlerin etkilerinden dolayı “düşük glisemik indekse” sahiptir. Düşük glisemik indeks demek, tüketilen gıdanın sindiriminin %20 oranında yavaşlatılması ve böylece daha dengeli bir kan şekeri değerlerine ulaşılması anlamına gelmektedir. Yapılan araştırmalar antosiyanin oranı yüksek besinlerin, obeziteyi önlemede önemli bir etkiye sahip olduğunu kanıtlamıştır. Antosiyanin bakımından zengin gıdalar ile beslenen bireylerin, antosiyanin bulunmayan bir diyet ile beslenen diğer bireylere göre daha rahat kilo kontrolü sağlayabildiğini ve düzenli Mor Ekmek kullanımı ile insülin direncinin düştüğünü göstermiştir. Mor bileşenlerin tok tutucu özellikleri sayesinde daha dengeli beslenebilmek mümkündür. Düzenli kullanımda kan şekerini dengeler, yorgunluğu azaltır, zindelik verir.
Günlük hayatta kepekli, çavdar ya da beyaz ekmek yerine antosiyaninlerce zengin Mor Ekmek tüketerek; diyabet, obezite, kalp ve damar rahatsızlıkları, nefes darlığı, eklem ağrıları, yüksek tansiyon, erken yaşlanma ile başlayan unutkanlık gibi yaşam kalitemizi düşüren pek çok kronik rahatsızlığın tedavisine yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca sürekli ve düzenli Mor Ekmek kullanımı ile ruhsal düzeni korumak, daha kaliteli ve dengeli beslenerek daha sağlıklı bir yaşam sürebilmek mümkündür.