12
Mar
Eski zamanlarda yemek yemek sadece karın doyurmak içindi. Ancak günümüzde bu durum değişti. Artık hastalıklardan korunmak veya hastalıkların tedavisine destek olmak için yiyeceklerin gücünden yararlanıyoruz. Önce ilaca başvurmak yerine sizde yiyeceklere başvurabilirsiniz. İşte fonksiyonel yiyeceklerde bu esnada devreye giriyor.
Fonksiyonel yiyecekler nasıl ortaya çıkmıştır?
Fonksiyonel gıdalar dünyada 1980’li yıllardan beri bilinen, gelişmiş ülkelerin birer devlet politikası olarak toplumlarının sağlıklarını korumak için geliştirdikleri, yüksek teknoloji ve Ar-Ge ile üretilmiş sağlıklı gıdalardır.
Bazı besinler doğal olarak birtakım bileşenler içerir ve fiziksel veya zihinsel sağlığı iyileştirme potansiyeline sahiptirler. Fonksiyonel yiyecekler; günlük hayatta düzenli bir şekilde yediğimiz, kronik hastalıklara yakalanma riskinizi azaltan, biyolojik savunma mekanizmasını güçlendiren, yaşlanmayı geciktiren ve sağlığınızı düzelten bileşenleri içeren yiyeceklerdir. Bilimsel etkileri kanıtlanan bu gıdalar, fonksiyonel diğer bir adı ile süper gıdalar olarak tanımlanır.
Yapılan birçok çalışma bu yiyeceklerin bağışıklık sistemini güçlendirmesinin yanında, kan şekerini dengelediğini, kalp-damar rahatsızlıkları, diyabet, yüksek kan basıncı, alzheimer, inflamasyon, mikrobiyal/ viral / parazitik enfeksiyonlar, sindirim sistemi gibi rahatsızlıklarda fayda sağladığını göstermiştir. Aynı zamanda vücutta oluşan oksidatif stresi azalttığı ve hücre yenilenmesini sağladığı için çeşitli kanserlere karşı koruyucudur. Sizde bu yiyecekleri düzenli bir şekilde beslenmenize eklediğinizde çok daha sağlıklı ve dengeli beslenmiş olacaksınız.
Fonksiyonel besinleri nasıl anlarız?
Fonksiyonel besinler; ilaç, kapsül, besin takviyesi gibi formlarda değildir. Günlük beslenmemizin bir parçası olan meyve ve sebzeleri, tahılları, içecekleri, zenginleştirilmiş ve geliştirilmiş gıdaları kapsar. Bunların yanında takviye edici gıdalar ve fonksiyonel gıda kavramlarının sıkça karıştırılmaktadır. İkisi arasındaki temel fark, fonksiyonel besinler normal beslenmenin bir parçası olarak tükettiğimiz gıdalar iken, takviye edici gıdalar klasik yiyecek formunun dışında kapsül, toz ve içecek formundadır.
Süper gıda Mor Ekmeğin yararları nelerdir?
Fonksiyonel gıdalar yani süper gıdalar sağlıklı gıdaların bir üst formu olarak bilinmektedir. Mor Ekmek de bir fonksiyonel gıdadır. Doğada bulunan kırmızı & mor sebze ve meyve özlerinin yüksek teknoloji kullanılarak saflaştırılıp ekmeklik una katılan son ürün haline getirilmesi ile üretilmektedir. İçerisinde yaban mersini, vişne, nar, patlıcan, kırmızı soğan kabuğu, ekşi karadut ve böğürtlen özlerini bulundurmaktadır. Sözünü ettiğimiz tüm bu sebze ve meyveler kırmızı ve mor renklerini antosiyanin adı verilen ve antioksidan açısından en zengin flavonoidlerden biri olan pigmentten alırlar.
Antosiyaninler; mor sebze ve meyvelerin içinde, kabuğunda, yaprağında ve buna benzer yerlerinde bulunan; sebze, meyve ve çiçeklere kırmızı & mor renklerini veren, tüketildiğinde de sağlığımıza oldukça yararlı bir fayda sağlayan sihirli bileşenlerdir. Yapılan bilimsel çalışmalar da antosiyaninlerin; özellikle diyabetin engellenmesine ve diyabet gelişiminin durdurulmasına katkı sağladığını, ayrıca kalp-damar, hipertansiyon ve damar tıkanıklıkları gibi rahatsızlıklarının gelişiminin engellenmesinde oldukça etkili bir bileşen olduğunu ortaya koymuştur.
Yapılan araştırmalarda gösteriyor ki, toplumda sıklıkla görülen hipertansiyon, diyabet, alzheimer, romatizma gibi rahatsızlıklar; fonksiyonel gıdalara olan ilginin artması ile birlikte gelecekte daha az görülmeye başlayacak. Çünkü bu hastalıkların temellerini değiştirecek mekanizmalar antioksidanlarda mevcut. Antioksidanlar vücudumuzda binlerce moleküler mekanizmaya etki ederek, çeşitli değişiklikler yapabilme güçlerine sahipler. Sıradan beslenmemizde yeterince antioksidan alamıyoruz ve antioksidanlarca zenginleştirilmiş gıdalara ihtiyaç duyuyoruz. Mor Ekmek de bu ihtiyacımızı karşılayabilecek özel bir gıda. Mor Ekmeği özel kılan antosiyanin, antioksidan açısından en zengin flavanoidlerden biri olup; diğer besin öğeleri gibi vücutta depolanmıyor. Aksine düzenleyici olarak görev yapıyor, serbest radikallerle savaşıyor, hücrelerin yenilenmesini sağlıyor ve organların daha rahat çalışabilmesine yardımcı oluyor. Düzenli Mor Ekmek kullandığımızda; Mor Ekmek içerisinde yer alan antosiyanin etkisinden dolayı düşük glisemik indekse sahip olduğu için kan şekeri dengemizi bozmuyor, sindirim sistemimizi düzenliyor, beynimizi geliştiriyor, kalp ve karaciğer için detoks etkisi yaratıp bizi toksinlerden arındırıyor, stresimizi azaltıyor, sağlığımızı güçlendiriyor. Mor Ekmeğin böyle bir tılsımı var.
Rengi neden mor? İçerisinde gıda boyası var mı?
Mor renk kırmızı sebze meyvelerdeki aktif bileşenlerin doğal renginden geliyor. Aslında sebze ve meyvelerde sağlığımıza faydalı olan kısım şekerli olan kısım değil, rengini veren doğal kısım. Biz Mor Ekmeğin içerisinde yer alan antosiyanini (yani mor renk pigmentlerini) yaban mersini, vişne, ekşi karadut, nar, patlıcan, kırmızı soğan kabuğu ve böğürtlen özlerinden elde ediyoruz. Bu özleri yüksek teknoloji kullanarak saflaştırdığımız için antosiyaninler doğal olarak Mor Ekmeğin içinde yer alıyor ve üretmiş olduğumuz ekmeklerin tadında ve kokusunda her hangi bir değişiklik olmuyor. Mor Ekmek de mor bileşenlerce zenginleştirilmiş olduğu için mor renkte oluyor. Yani herhangi bir gıda boyası, sentetik ve herhangi bir kimyasal içermiyor!
Sağlığınızı güçlendirmek için sofranızdan Mor Ekmeği eksik etmeyin!
Mor Ekmeği özel kılan antosiyaninlerin, sağlık açısından faydalarının görülebilmesi için düzenli olarak tüketilmesi ve böylece kanımızda belli dozlarda antosiyaninin olması gerekiyor. Mor ekmeğin 100 gramında 20 mg antosiyanin bulunuyor. Bu da Avrupa Gıda Otoritesi (EFSA) verilerine göre oldukça faydalı bir oran.
Çocukluk çağından itibaren sağlıklı yaşamı ve dengeli beslenmeyi hedefleyen, süper gıdalar ile sağlığını güçlendirmeyi isteyen her yaştan birey, %100 doğal ve tamamen ülke kaynaklarımız ile üretilen %100 yerli ve güçlü bir antioksidan kaynağı olan Mor Ekmeği güvenle tüketebilir.
Hipokrat’ın dediği gibi “Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun”